Dünya toplumlarına baktığımızda kuşak farklılıklarının var olduğunu görüyoruz. Özellikle X, Y ve Z kuşaklarının bir arada çalıştığı, sosyalleştiği yani yaşadığı düşünülürse kendi içimizde ikna çabaları ve çatışmalar kaçınılmaz oluyor.
1965-1979 yılları arasında doğanlar X, 1980-1999 yılları arasında doğanlar Y ve 2000- 2020 yılları arasında doğanlar Z kuşağı olarak tanımlanıyor. Bu kuşakların özellikleri arasında teknolojinin gelişmesiyle birlikte uçurumlar oluşuyor. Örneğin X kuşağı transistörlü radyoların, merdaneli çamaşır makinelerin, pikapların, daktiloların bulunduğu bir dünya da disiplini, otoriteyi seven, yokluğu ve zorluğu görmüş, çalışkan bir kuşaktır. Z kuşağı ise aynı anda birden fazla unsura konsantre olabilen ve bu paralelde iş yapan, sabırsız, sosyalleşmeyi internet üzerinden gerçekleştiren, teknolojinin içine doğmuş bir kuşak olarak nitelendirilir. Y kuşağı ise bana göre biraz daha arada kalmış iki uç kuşağın arasında köprü görevi gören bir nesil. X kuşağı kadar otoriter değil fakat Z kuşağı kadar azimsiz değil. Hemen işinde uzmanlaşmak isteyen bir Y kuşağı var. Teknolojinin ivme kazandığı bir ortamda doğmamış ama teknolojiyi anında ayak uydurabilen bir nesil.
Tabi ki bu kuşak farklılıkları çatışmalara özellikle de eğitimde ciddi çatışmalara sahne oluyor. X kuşağı bir öğretmen, sadece tek bir şeye konsantre olabilirken – mesela ders anlatmaya – aynı zamanda da Z kuşağından sadece onu dinlemesini bekliyor. Halbuki Z kuşağı karakter itibariyle anında sıkılan, aynı anda birden fazla işi yapabilen ve sadece dinlemeyi şiddetle reddeden bir nesil. Z kuşağı aynı anda hem hocayı dinlemek, hem ıpad’i ile uğraşmak hem de arkadaşıyla iletişime geçmek eğilimi gösterirken X kuşağı öğretmen tek bir işe konsantre olduğundan sadece bu duruma sinirlenmek ile yetiniyor. Sonuç; X kuşağı, Z kuşağını ‘saygısız’; Z kuşağı ise X kuşağını ‘eski kafalı’ olarak tanımlıyor. Geçmişte tahta sıralarda belirli bir nizam dahilinde oturarak eğitim öğretim ortamı oluşturulurken günümüzde kimi okullarda öğretim ortamını pilates topu, yer minderi, kamp sandalyesi oluşturmakta. Çağımızın gerektirdiği de bu değil midir zaten? Y kuşağı öğretmen bir nebze olsun daha rahat davranabiliyor. İki kuşak arası dengeyi iyi sağlayabildiği söylenebilir. Dolayısıyla Z kuşağı bir öğrencinin taleplerini daha etkin dinleyebilir.
Bu bağlamda öğretmenlere ciddi farkındalık ve görevler düşüyor. Öncelikle öğretmenin kendisini iyi tanımlaması gerekmektedir. Ardından bir eğitimci olarak hedef öğrenen kitlemizin karakterlerini ve özelliklerini yargılamadan benimsemeli, günümüz teknolojilerini kullanarak çağın gerektirdiklerine ayak uydurmalıdır.
Eğitimde önceliğimizin öğrenen kitle olduğunu unutursak, öğretmen tanımına ters düşmüş, eğitimden ve öğretimden tamamen uzaklaşmış oluruz.
Kaynaklar:
NESİLLER AYRILIYOR: X, Y ve Z NESİLLERİ
X Y Z Kuşakları | Kristalleşen Nesil